Engelliler Rehabilite Ediliyor Mu? Türkiye’de Rehabilitasyon Merkezleri Sorunu

0

Ülkemizde; Metodik şekliyle düşünüldüğünde, engellilerin sosyal yaşama katılım alanı olarak gelişmekte olan Rehabilitasyon Merkezlerinin işlevi, sağlıklı bir alt yapıya sahip olmaması nedeniyle ciddi sorunların yaşandığı karmaşaya dönüşmüştür.

Rehabilitasyon genel anlamıyla doğum travmaları, hastalık,  kaza ve diğer pek çok nedene bağlı olarak bireyde oluşan engel durumunu en aza indirmek, onarmak, ortadan kaldırmak veya yerine geçecek alternatif çözümü sağlamak için yapılan bilimsel yaklaşımlardır.

Milli Eğitim Bakanlığınca benimsenen tanıma göre de; Özel Eğitim gerektiren bireylerin bedensel, fiziksel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal becerilerindeki çeşitli derecelerde oluşan fonksiyon kayıplarının giderilmesi veya var olan güç ve yeteneklerinin geliştirilerek fiziksel, psikolojik, gelişimsel, eğitsel ve mesleki yönden mevcut kapasitelerinin en üst düzeye çıkarılması için yapılan çalışmalardır Rehabilitasyon.

Milli Eğitim Bakanlığı açısından, 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu, Özürlü Bireylere Uygulanacak Destek Eğitim Programları ve Eğitim Giderlerinin Karşılanmasına Dair Yönetmelikte yapılan tanımlarda belirlenen farklılıklara sahip bireylerin bir kısmı, okullarda ve iş merkezlerinde kaynaştırma ve destek eğitim programlarından yararlanabilirler. Ancak bunların rehabilite edilmelerinde yeterli donanım, uzman ekip ve uygulama olanakları yoktur. Rehabilitasyon Programlarının uygulamasında 45 dakikalık seanslar halinde verilen eğitimin pratik değeri ve anlamı tartışılır.

Bu tanımlamaların uygulamadaki sonuçlarına bakıldığında; yapılan çalışmaların normal akademik okul ve sınıflarda yapılan eğitim ve öğretimden başka bir sonuç görülmemektedir.

Diğer bir bakışla aynı kanunun 2. madde h)fıkrasındaki Özel Eğitim Okullarında yapılan Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu tarafından onaylanan Destek Eğitim Programlarının okul-dersane ortamında uygulanmasıdır.

Burada adı geçen kurulun Programlarının son derece özenle hazırlandığını da özellikle belirtmek isterim. Ancak bu Programların uygulanması ortamının ancak engellilerin rehabilitasyonu programlarının uygulanabileceği düzenlemelerin olduğu merkezlerde kesintisiz bir süreç içinde ve bireyin özelliklerinin belirlediği sürede toplumsal yaşama katılım sürecini de kapsayacak şekilde verilmesi gerekmektedir.

Türk Millî Eğitiminin genel amaç ve temel ilkeleri doğrultusunda, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin; sosyal yaşamda rol almaları, uyum içinde üretgen ve mutlu birer vatandaş olarak yaşamlarını sürdürebilmelerini,temel yaşam becerilerindeki kısıtlılığın en aza indirilmesin, kendilerini geliştirebilmelerini ve bu konuda hayata hazırlanmalarını amaç edinen özel eğitimintemel ilkeleri arasında eğitsel değerlendirme ve tanılamasında;

“Millî eğitim müdürlükleri, örgün ve yaygın eğitim kurumları, sağlık kuruluşları, üniversiteler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı birimler ve yerel yönetim birimleri özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitsel değerlendirme ve tanılanması amacıyla

RAM’a yönlendirilmesinde sorumluluğu paylaşırlar.” şeklindeki ifade ile eğitsel tanılamada tek yetkili RAM’ı işaret etmektedir. Destek Eğitimi açısından uygun olan bu yönlendirme Rehabilitasyon Planlaması bakımından uygun değildir. Rehabilitasyon ihtiyacı olan bireyin değerlendirme ve tanılamasında ilgi alanına göre; ilgili tıp uzmanı,psikolog,özel

-2-

eğitim uzmanı belli bir sürece bağlı inceleme sonucu birlikte yapacakları değerlendirme sonucu tanılama yapılmalıdır Ancak Rehabilitasyon Plan ve programlarının her birey için hazırlanmasında Rehabilitasyon Merkezlerdeki ilgili tıp uzmanları,psikolog, pedegog, çocuk gelişim uzmanı, fizyoterapist, sosyal hizmet uzmanı, alanla ilgili özel eğitim uzmanı, meslek eğitim öğretmeni v.b diğer meslek elemanlarının katılımı olmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitimi akademik sınıflarda engelli alanına  göre belli sayısal oranlarda özel düzenleme yaparak Kaynaştırma yoluyla eğitim ve diğer kuruluşlarında Destek eğitimi vermektedir. Özel Eğitim Hizmetlerini; Okul öncesi dönemde özel eğitim hizmetleri, İlköğretimde özel eğitim hizmetleri,Ortaöğretimde özel eğitim hizmetleri,         Yüksek öğretimde özel eğitim hizmetleri,Yaygın eğitimde özel eğitim hizmetleri,Evde Eğitim Hizmetleri,Erken Çocukluk Dönemi Eğitimi,Aile Eğitimi kademelerinde oluşturmuş ancak uygulamadaki etkenliği ve verimliliği tartışmalıdır.

Okullaşma ve kurumlar olarak;İşitme, görme ve ortopedik yetersizliği olan bireyler için açılan okul ve kurumlar,Zihinsel yetersizliği olan bireyler için açılan okul ve kurumlar,Otistik bireyler için açılan okul ve kurumlar,Sağlık kuruluşlarında yatarak tedavi gören bireyler için açılan okul ve kurumlar,Üstün yetenekli bireylerin eğitimi amacıyla açılan kurumlar,Birden fazla yetersizliği olan bireyler için açılan özel eğitim kurumları,Özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için açılan iş okulları,Özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için açılan iş eğitim merkezlerini açma ve işletme sorumluluğu olan Milli Eğitim Bakanlığı Rehabilitasyon Merkezlerinin özüne uygun kendi hizmet anlayışı, çalışma yöntemleri, merkezlerin işleyişi ve planlanması gibi konuları kapsayan özel bir Yönetmeliğe sahip değildir.

Mevcut şekliyle de Özel eğitim okul ve kurumlarında görev yapan diğer personel olarak ilgili yönetmelik kapsamında; Özel eğitim okul ve kurumlarına; uzman hekim, hekim, diyetisyen, dil ve konuşma terapisti, sosyal çalışmacı, çocuk gelişimi ve eğitimcisi, fizyoterapist, odyometrist, iş ve uğraşı terapisti, hemşire, teknisyen, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, ders aletleri ve kütüphane memurları, iç hizmetler şefi, ambar ve depo memurları, Braille daktilograf, idari işler memuru, ayniyat mutemedi, çocuk bakım elemanı, şoför, aşçı, kaloriferci, bahçıvan, terzi, gece bekçisi ve hizmetli atanır veya diğer kurum ve kuruluşlar ile iş birliği yapılarak görevlendirilir.Şeklinde bir düzenleme getirmiştir. Burada da görüleceği gibi Rehabilitasyon Merkezlerinde olması gereken ana uzman personel, diğer personel olarak ifade edilmiştir.

Dünya Sağlık Teşkilatı kriterlerine göre nüfusun %10 u sakatları oluşturduğu esas alınırsa ülkemizde 7 milyona yakın değişik engeli (bedensel, zihinsel ve süreğen hastalığı v.b) bulunan kişiler bulunmakta ve bu kişilerin Rehabilitasyonu önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Rehabilitasyon amaçlı önemli bir organizasyon olarak, 1968 li yıllarda paraplejik ve hemiplejik felçlilere hizmet vermek üzere Sağlık Bakanlığı tarafından Ankara Numune Hastanesi kampusünde hizmete açılan Rehabilitasyon Merkezini görmekteyiz.

1973 yılında aynı Bakanlık Görme Engelliler için Emirgan Altınokta Körler Rehabilitasyon Merkezini açmıştır.

1983 yılında 2828 sayılı Kanunla kurulan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun kuruluş yasasında; Rehabilitasyon ve Rehabilitasyon Merkezleri tanımı yapılmış

ve bu hizmetler yasal olarak Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun sorumluluğuna verilmiştir.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü bağlı olarak, 1988 yılında 288 kapasite ile Ankara Sarayköy’de Zihinsel Özürlüler Rehabilitasyon Merkezi, 50

-3-

kapasiteli Körler Rehabilitasyon Merkezi açılmış ve takip eden yıllarda değişik illerde de yatılı ve gündüzlü benzer kurumlar açılmıştır.

1990 lı yıllarda SHÇEK Genel Müdürlüğü tarafından Özel Spastik, Bedensel, Zihinsel, İşitme ve Konuşma Özürlülerle ilgili ayrı ayrı çıkarılan yönetmelikler, daha sonraki yıllarda birleştirilmiş çerçeve yönetmeliği niteliğinde Özürlüler Özel Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmeliği şeklinde yayımlanmış ve uygulamaya geçilmiştir..

Başlangıçta Avrupa birliğinin teşvikiyle olmak üzere Devletin eğitim desteği adıyla engelli bireye yaptığı parasal katkı nedeniyle açılan özel rehabilitasyon merkezleri kısa sürede ülke genelinde artış göstermiştir.

Türkiye genelinde sağlıklı bir alt yapı oluşturulmadan gerek yetersiz fiziksel mekanlar, gerekse rehabilitasyon programlarını uygulayacak donanımlı personel bulma güçlüğü ve  materyal eksikliği, oluşturulan rehabilitasyon modeli, verilen hizmetin geçerliliğini, güvenirliğini ve verimliliğini tartışılır hale getirmiştir.

Uygulamanın başladığı ilk yıllarda Sosyal Güvenlik kapsamında olan çocukların eğitim giderleri Devletçe (Sosyal güvenlik sistemi kapsamındaki çocuklar-SSK ve Emekli Sandığı) karşılanırken daha sonra sosyal güvenlik kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın tüm engelli çocukların eğitim giderleri her yıl Bütçe Kanununda  Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesine konulmuştur. Engelli çocukların eğitim ve rehabilitasyonu için konulan ödenek Bütçe Uygulama Talimatı çerçevesinde harcanmak üzere M.E.B yetkilendirilmiştir.

Uygulamanın Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde başlatılması kuruluş kanununun verdiği yükümlülükten kaynaklanmıştır. SHÇEK Genel Müdürlüğü bünyesinde Engelliler ile ilgili Daire Başkanlığı ve Rehabilitasyon Merkezleri Şube Müdürlükleri bulunmaktaydı.

07/07/2005 tarihinde 2828 sayılı Yasada yapılan değişiklikle Daire Başkanlığının adı Özürlü Bakım Hizmetleri Dairesi Başkanlığı, Bakım ve Rehebilitasyon Merkezleri; Bedensel, zihinsel ve ruhsal özürleri nedeniyle normal yaşamın gereklerine uymama durumunda olan kişilerin fonksiyon kayıplarını gidermek ve toplum içinde kendi kendisine yeterli olmasını sağlayan beceriler kazandırmak veya bu becerileri kazanamayanlara devamlı bakmak üzere kurulan sosyal hizmet kuruluşları olarak tanımlanmıştır.

Tıbbi, sosyal ve mesleki anlamda yapılan organizasyonların kurumsallaşmasında Rehabilitasyon Merkezlerinin mevcut yapılanmasının Milli Eğitim Bakanlığınca Özel Eğitim ve Özel Öğretim Kurumları Yönetmelikleri kapsamında ve okullardaki ders sistemi çerçevesinde değerlendirilmesi Rehabilitasyonun ruhuna ve özüne ters bir yaklaşımdır. Rehabilitasyon tıbbi, sosyal, psikolojik ve mesleki boyutlarıyla bir yaşam süreci içinde bir ekip çalışması halinde ele alınması gereken planlamaların devamlılığını içermektedir. Bu programların oluşturulması ve uygulamasında elbette özel eğitimden ve eğitim yöntem ve tekniklerinden yararlanılması doğaldır. Ancak Engellilerin Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki okullarda verilen akademik eğitim dışında, Engellilerin Rehabilitasyon Merkezlerinde rehabilite edilmeleri Milli Eğitim Bakanlığının mevcut kurumsal hizmet modelleri ile doku uyuşmazlığı söz konusudur.

Milli Eğitim Bakanlığı Okullarında sürdürülen kaynaştırılmış eğitim, model olarak çağdaş olmakla birlikte uygulamanın amaca uygun olmadığı görülmektedir. Özellikle sınıftaki öğrenci sayısına, engelli sayısı oranı ve yardımcı özel eğitim uzmanı ve/veya özel eğitim sınıf öğretmeni bakımından irdelendiğinde olumsuz yönde uygulamalar görülmektedir.Bu arada Engelliler İş Okullarının da sayısal ve işlevsel bakımından yeterli duruma getirilmesi gerekmektedir. Milli Eğitimin yukarıdaki konulara pozitif yaklaşımı engellilerin topluma kazandırılmasında etken olacağına şüphe yoktur. Bu alanda görev ve sorumlulukları vardır. Engellilerin Rehabilitasyonu diğer yönüyle Milli Eğitim Bakanlığının alanını aşan özel bir çalışma alanıdır.Doku uyuşmazlığından kasıt, akademik eğitim dışındaki hizmetler bütününü

-4-

oluşturan ve bireyin akademik eğitim ihtiyacı halinde de Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kuruluşlarından destek alan bir model olan Rehabilitasyon Merkezlerinin Milli Eğitim Bakanlığı dışında; Başbakanlık SHÇEK Genel Müdürlüğü veya Sağlık Bakanlığı bünyesine alınması gerekmektedir. Başlangıçta tüm eksik ve aksaklıkları ile SHÇEK bünyesinde yürütülen Özel Rehabilitasyon Merkezleri hizmetlerinin geliştirilmesi, uzman personel sorunlarının çözümüne bilimsel ve çağdaş yaklaşılması yerine tüm sorunlarıyla birlikte Milli Eğitim Bakanlığına devir edilmesi ile mevcut işleyişin alana yeni sorunların eklenmesinden başka bir getirisi olmamıştır.

Bu sorunlar;

1-Hizmet Modeli,

2-Mimari Yapı,

3-Tanı,

4-Rehabilitasyon Programı,

5-Nitelikli Personel,

6-Finansman.

1-Hizmet Modeli: Mevcut modelde; Engelli birey bulunduğu çevreden alınıp 45 dakikalık süre içinde özel eğitim öğretmeni ile veya onun denetiminde Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun uygun gördüğü diğer meslek elemanlarının özel eğitim verdiği,engelli bireyin 6m2 lik bir oda içinde haftada en çok 2 kez eğitimci ile birlikte olabildiği, adına seans denilen bu sürelerde engelli bireyin farklılığının en aza indirilmeye çalışılmakta ve bunu da devlet, özel eğitim ve rehabilitasyon olarak kabul etmektedir.

Engelli Bireyin yaşamını anlamlı ve katılımcı bir hale getirmek olan Rehabilitasyon Merkezlerinin kesinlikle bireyin ihtiyacına göre ve aile-toplum (sosyal yaşam) ve merkez odaklı tam gün programlanmasını ve bir süreç olarak bireyin potansiyeli dahilinde ele alınması gereken bir model esas alınması gerekmektedir.

2-Mimari Yapı : Mevcut Merkezlerin mimari yapısı ve mekanlar Milli Eğitim Bakanlığının Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönetmeliği çerçevesinde Akademik Eğitim veren okul binaları esas alınmıştır. Oysa bu merkezlerin engelli grubunun özelliklerine göre standardize edilmesi ve amaca uygun şekilde tam gün içinde grup ve bireysel faaliyet alanları yanı sıra; spor, oyun,güzel sanatlar, hobi, el işi faaliyetleri, basit montaj, üretim, tedavi havuzu, küçük atelyeler, bahçe ve bitki yetiştirme alanları v.b. Kriterler getirilmesi gerekir.

3-Tanı : Tıbbi ve eğitsel anlamda tanılamada da mevcut haliyle bazen çelişen ve bazen de bilim dışı uygulamalara tanık olunmaktadır. Tanılamada son derece ciddiyetten uzak ve yetersiz değerlendirmeler sonucu kısa sürede çoğu kez tek görüşme sonunda acele bir şekilde tanı konulmaktadır. Bu sağlıksız değerlendirme hem Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde ve hem de Sağlık Kurumlarında olabilmektedir. Bu konuda mutlaka kariyer sahibi ve engellilerin her alanından yetişmiş uzman personelin değerlendirme kurullarında titiz bir şekilde vak’a olarak engellinin yeterli sayıda görüşmelerle  ele alınması sonucu tanı konulmalıdır. Engellilerin incelenmesi değişik uzman meslek elemanları tarafından yapılmalı ve bu uzmanlardan oluşan Özel Değerlendirme Kurullarındaki değerlendirme sonucu Rapor verilmelidir.

4-Rehabilitasyon Programı :Rehberlik ve Araştırma Merkezinin yönlendirdiği ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca onaylanan müfredatın içeriği doğrultusunda hazırlanan Bireysel Eğitim Planı engelli birey için yeterli değildir.Bu bir özel eğitim planıdır,

-5-

rehabilitasyon değildir. Rehabilitasyon merkezi uygulamada doğal olarak özel eğitim yöntem ve tekniklerinden yararlanır. Ancak; engelli bireyin tanısına uygun ve duraksamaya uğramayacak şekilde çok yönlü bir süreci kapsayacak programın Rehabilitasyon Merkezince hazırlanması ve uygulanması gerçekçi olacaktır. Mevcut uygulamada programın tıbbi,sosyal ve mesleki boyutu eksik kalmaktadır. Bireysel çalışmanın yanı sıra, engelli birey odaklı grup ve toplumla çalışma programlanmalı ve mutlaka aile ile çalışma programa dahil edilmelidir.Rehabilitasyon programlarının kesinlikle bir ekip çalışması halinde uygulanması gerekir.

5-Nitelikli Personel : Alanda istihdam edilen meslek elemanı olarak özel eğitim öğretmenleri esas alınmakta ve bu meslek elemanının koordinatörlüğünde okul öncesi öğretmenleri çalışabilmektedir. Engelli bireyin rehabilitasyonunda aktif olarak ihtiyaca göre hekim,fizyoterapist,psikolog,sosyal hizmet uzmanı,özel eğitim uzmanı,pedegog,atelye öğretmen veya teknisyenleri görev almalıdır.Mevcut uygulamada fizyoterapist, özel eğitim öğretmenleri, okul öncesi öğretmenleri dışında kalan psikolog, sosyal hizmet uzmanı,pedegog veya psikolojik rehberlik danışmanları v.b meslek elemanlarının engelli bireyle yaptıkları çalışmaların devletçe parasal karşılığı olmadığı için kuruluşlar istihdamdan kaçınmaktadırlar. Diğer taraftan 1-2 ay özel eğitim kursu sonucu sertifika alan sınıf öğretmenlerine özel eğitim vermek üzere teslim edilen engellilerin durumunun pratisyen hekimin kalp ameliyatı yapması ile eşdeğer düşünülmesi, engelli bireyde yaratacağı olumsuz tahribatın hayatiyeti göz önüne alınarak personelin yetiştirilmesine özen gösterilmesi gerekmektedir.

6-Finansman : Mevcut haliyle devlet tarafından engelli bireyin bireysel ve grup seanslarına 12 ay süreyle eğitim yardımı adı altında para ödenmektedir. Ödenen miktar seans sayısı yaklaşık aylık 10 X 45 = 450 dakika = 7,5 saat içindir. Emsallerine göre farklılıkları olan bu bireylere aylık verilecek eğitim bir günlük mesai saatidir. Bu duruma her yıl alınmak zorunda kalınan ve yoğunluk yüzünden zamanında alınamayan Özürlü Sağlık Raporları sorun olmak ve iki rapor tarihi arasındaki aralığın bazen 4-5 ay sürmesi kuruluşları maddi yönden zor duruma sokmakta ve aileler de tedirgin etmektedir. Rapor aralıklarında Milli Eğitim bakanlığı verilen eğitimi kabul etmemektedir. Merkezlerin verdikleri eğitimin aylık ve tam gün üzerinden rapor alınıncaya kadar olan süreyi kapsaması ve raporların engellinin  ihtiyacına uygun sürelerde tekrar alınmasının ilke olarak belirlenmesi engelli bireyin yüksek yararına olacaktır.

İnsan Hakları, Çocuk Hakları ve Engelli Bireylerin Haklarının korunması ve güvence altına alınması konularında Uluslar Arası Sözleşmelerde taraf olan ülkemiz de de bu sözleşmeler kapsamında engelli bireylerin yüksek yararları düşünülmek zorundadır. Bunun için alanla ilgili kurumsal hizmetlerin ciddiyetle ele alınarak engelli bireyin potansiyeli dahilinde toplumsal yaşama kazandırılmaları ve ailelerinin sosyal yaşamlarını rahatlatıcı tedbirler alınması gerekmektedir.Engelli bireyin ve ailesinin yaşam kalitesini üst düzeye çıkarmanın ekonomik,sosyal ve psikolojik boyutları ile yarattığı sorunların çözümünde profesyonel destek ve yardım Sosyal Hizmet Uzmanları tarafından profesyonel olarak verilmeye çalışılmaktadır. Rehabilitasyonun sosyal boyutu mutlaka eş zamanlı diğer programlarla birlikte verilmelidir.

Dünyadaki çağdaş uygulamalar örnek alınarak çok sayıda engellinin yaşamsal önem taşıyan bu sorunun kalıcı ve verimlilik esasına dayalı bir anlayışla acilen ele

alınarak mevcut sorunlarının çözümü yönünde bir düzenlemeye gidilmesi ve kuruluş yasasında rehabilitasyon hizmetleri yükümlülüğü olan Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesine alınması isabetli olacaktır.

-6-

Sosyal Devlet anlayışı ilkesinden hareketle sosyal yaşamın her aşamasına ulaşabilme olanağı sağlayacak ortam hazırlamanın devlet olanakları ile sağlanması gerekmektedir. Zira bu alanda maddi kaynakların kısıtlanmadan alana harcanması gerektiği anlayışından hareket edilmesi gerekmektedir.

Bu anlamda yüksek harcama gerektiren rehabilitasyon uygulamalarında esas olan bu hizmetlerin devlet veya vakıflar eliyle verilmesi gerekmektedir. Özel sektör olarak alanda hizmet verilmesi halinde işletmenin karı da düşünülerek ancak hizmet kalitesinden ödün vermeden aylık ücretlerin özel kuruluşların işleyişlerini olumsuz etkilemeyecek miktarda rasyonel ölçülerde olması zorunluluk arzetmektedir.08/03/2010

Cafer İLERİ

Sosyal Hizmet Uzmanı

(Emekli Başmüfettiş)

Doğrudan cihazınızda gerçek zamanlı güncellemeleri alın, şimdi abone olun.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Anti-Spam Quiz: